Cuma, Kasım 17, 2006

Deneysel ve Davranışsal İktisat Neyin Deneyini Yapıyor? Bir Yanlış Üzerine

Evet, başlıkta da sorduğum gibi neyin deneyini yapıyoruz?
Son dersin konusu "emek piyasası" idi.Bu konuda Zürih Üniversitesi'nden Ernst Fehr'in 1998 yılında yaptığı bir deneyle başladık konuya.Fehr bu deneyinde 100 denek kullanmıştı.Tabi o dönemin koşullarında kullandığı denekler asker olmak zorunda kalmıştı.Hatta durum şöyle idi;
İletişime geçtiği askeri bir birlikten yardım talebinde bulunmuş, onlar da 100 asker göndermişti.Gelen askerleri 2 odaya ayırmış ve bir odadakiler "firma" diğer odadakiler de "çalışan" olmuştu.Araştırdığı konu ise ücretler ile emek verimliliği arasındaki ilişki idi.
Buraya kadar güllik gülistanlık da, bu işin gerçekle ne ilgilisi var?

-Deneklerin asker olması, en önemli konu olan "çeşitlilik" ilkesine aykırı.Yani yapacağınız deney için elde ettiğiniz örneklemin mümkün olduğu kadar ana kütleyi temsil etmesi gerekir.Yüz tane asker ise herhalde seçilebilecek en kötü örneklerden birisidir!

-En önemli bir diğer etken olan "kontrol" özelliği ortadan kalkmıştır.Bu askerler muhtemelen birbirlerini tanıyorlardı ve deneyden sonra da beraber olacaklar.Bu da deneklerin bağımsız karar vermelerini engeller.

-Deneyde, harcadıkları enerjinin karşılığı olarak 0,1'den 1'e kadar değerler söylemeleri istenmişti.Oysa gerçekte fiziki bir çaba sözkonusu.

-Odalarden birindeki her asker piyasadaki bir firmayı temsil etmektedir ki herhalde deneyin en çok eleştiri alacak noktası da burasıdır.

Bütün bunlardan sonra, 1998 yılında yapılmış bu deneyin bir zaman kaybı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Deney yaparken mümkün olduğu kadar basit ama açıklama kabiliyeti olabildiğince yüksek senaryolar hazırlanmaya çalışılır.Bu işin en sıkıntılı yanlarıysa deneyde kimlerin hangi rolleri üstleneceğidir.Kim işçi olacak? Kim firma olacak? Harcanan enerjiyi ne ile temsil edeceğiz? Bu ve bunun gibi sorunlar üzerinde uzun süre düşünülmesi gerekir.
Bir diğer önemli konu ise deneyin kalitesinin karmaşıklığından değil, sadeliğinden gelidiğidir.Gerçek hayatı açıklamak için gerçek hayatın ta kendisini yaratmak gibi bir kaygı yoktur! Bu da ampirik uygulamalara yeni başlayan herkesin yanılgısıdır, bunu yapmak da mümkün değildir.Bir ampirik uygulamada en basit senaryodan başlanarak sonuçlar yorumlanır.İlerleyen deneylere yol göstermesi sağlanır.

Bütün bu sözlerimden sonra ben ne kadar inandım bu deneye?
-Hiç! En büyük eleştirim de bu noktada olmuştu;
"Deneyde rol biçilmiş bir denek, nasıl olur da karmaşık bir yapıya sahip firmanın kararlarını temsil edebilir?"

ve uzunca bir sohbetin sonunda hoş bir cevap aldım;
-"Sence bu deneyin araştırma konusu olan ekonomik teori ne kadar gerçekçi?"

Neyi araştırdığımız unutmayalım...

Hiç yorum yok: